
1001 HADİS IŞIĞINDA – 01
Bugünkü ve bugünden sonraki yazılarımda sizlere, iki cihan serveri, kainatın nuru Hazreti Muhammed Efendimizin hadislerinin manalarını dile getirmeye çalışacağım.
Her zaman söylediğim gibi, Hazreti Muhammed Efendimiz, sadece Müslüman olanlara değil, bütün aleme rahmet olarak gelmiştir. Eğer bizler Peygamber Efendimizi sadece bir elçi olarak görüp O’nun gerçek kimliğini araştırmaz isek, bu bizim için çok büyük bir hatadır. Ama O’nu araştırmaya ve öğrenmeye çalışırsak; O’nun güzel ahlakını ve güzel huylarını kendimize bende etmeye çabalarsak hem kendimize hem de toplumumuza faydalı insanlar oluruz.
Bu nedenle biz burada devamlı Hazreti Muhammed Efendimizi dile getiririz. Çünkü o şefkat ve merhamet doludur. Güzel kerametleri sonsuzdur. O, bir öcü değildir. O, bir kanun adamı değildir. O, bu aleme kendisini sevdirmek için geldi, bizleri korkutmak için gelmedi. Bizleri ateşlerde yakmaya, ızdırap vermeye, cehenneme atmaya gelmedi. Eğer bizler Hazreti Muhammed’i bir kanun adamı gibi tanıtırsak, Onun dostu değiliz demektir.
Hazreti Muhammed Efendimizi gece gündüz hiç durmadan anlatmaya kalksak da yetmez, çünkü O kainatın nurudur, bütün güzelliklerin özüdür. O, sonsuz bir hazinedir…
1. Hadis-i Şerif: “Dinin afeti üçtür: Birinicisi, dinden çıkmış, zevk ve eğlence düşkünü olan müfti; ikincisi, haksız yere zulmü öngören imam; üçüncüsü, ne yaptığını bilmeyen cahil.”
Çünkü, ilk ikisinin zararı, İslam toplumunun niteliğini bozacağından, manevi yaşamına gölge düşüreceğinden ve Peygamber’e bağlı olanların arasında bölücülük ve şiddet ortamı yaratacağından dolayı, afettir.
Üçüncüye gelince, dini, dünyevi ve zamani sorumluluk ve görevlerini bilmeksizin, boş yere çalışıp çabalayarak sonunda yorgun düşüp elindeki sermayesini de kaybeden zayıf akıllılara, cahil denilir. Çünkü, yapılan her iş, belli bir sebebe dayanır. Sadece maneviyata veya sadece maddiyata bağımlı olmak insana yarar sağlamaz. Doğru olan ikisini dengede tutabilmektir. İnsan bu dengeyi sağlayamazsa doğal olarak yapılan işten olumlu bir netice alınamayacağından ve ne manevi ne de maddi bir kazanç elde edilemeyeceğinden, cahillik insan için çok büyük bir afettir.
Cenab-ı Mevlana, cahillik hakkında şöyle buyurur: “Bilgisizlere, geçtikleri mevkinin yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz! Cahil, kötü hükümler yürüten bir padişah oldu mu bütün ova yılanla, akreple dolar! Adam olmayanın eline bir mal ve mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilliğini dileyen kendisidir. Çünkü o ya hasisliğe kalkışır, az verir… Yahut cömertliğe girişir, yersiz ihsanlarda bulunur! Hüküm bir sapığın eline geçti mi onu mevki sanır ama hakikatte kuyuya düşmüş demektir! Yol bilmez, kılavuzluk etmeye kalkışır… kötü ruhu, cihanı yakar, yandırır! Ahmaklar baş oldular da akıllılar başlarını kilime çektiler!..” (Mesnevi, IV/1440)
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.