Allah erleri daima tevazudadır, yokluktadır.
Cenab-ı Mevlana şöyle buyurur: “O’nun beğenmesi, övmesi de, kusur görmesi, hatta sövmesi de başkasının değil benim olsun. Çünkü O’nun her iki hali de; olgunu da, hamı da benim için ab-ı hayattır.”
Allah erleri daima tevazudadır, yokluktadır. Onların her sözü bilinçlidir, irşattır. Tanrı’yı insanın dışında, uzakta tutmaz, daima Tanrı’yla insanı birleştirir. Onlar bu halleriyle diğerlerinden ayrılırlar.
Her resim kendinin; ama hiç resmi yok. Her isim kendinin; ama hiç ismi yok. Onu görmek için gözü, işte bu diri olan Muhammed’den almalı. Bizim gözümüz onu göremez, onun gözü ise Allah’ın gözüdür.
Bu vücud sarayının içindeki padişah ortaya çıkınca, artık oraya kimse giremez. Madem böyle, öyleyse hiçbir şeyi düşünmeyiz, hiçbir şeyden korkmayız. Bir padişah, bir vücud. Kesret görünenler, o bir tek varlığın görünüşleridir.
Hal zaten aşikardır, daha fazla aşikar etmeye hacet yok. Biz kulağımız açılınca, gözümüz görünce, o hali anlıyor, görüyoruz. O daima açık da, biz görmüyoruz. Hayret içinde hayret… İnsan, hakikati tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermek için bir çaresini bulamıyor ki.
Asıl sarraflık, altını vitrinde görüp tanımak değil, her yerde tanımaktır. Hakikat altınını da sahifelerde, sözde değil, ayak altında da görünce tanımaktadır bütün iş.
İnsanın gözü, Allah’ın gözüyle birleşirse, herkes o kadar güzel görünür ki… Ayırmak, çirkin görmektir. Güzel gören gözün kalbi, şefkat hazinesidir. Onlar herkesi severler. Hatta, kendilerini öldürmek isteyenleri bile.
Allah, ‘Ben’ diyor, biz diyemiyoruz. Biz ‘Ben’ dersek, bizi ihraç eder. Gururla ‘Benim’ diyen benliğe düşer. Benlikten konuşan ise acizdir. ‘Ben O’nunum! Ben O’yum!’ diyen varlığını, benliğini, Allah’ın varlık deryasına atan ise, Allah’ın her şeyi çevreleyen sıfatına mazhar olur. O, her şeyi kapsıyor demektir. ‘Ben!’ Diyenlere bir bakın; o zevkten ne kadar uzaklar değil mi?
Allah’ın sözü, ‘La İlahe’dir. Sen yokolunca seni anlayacak kişi yine kendinsin. Biz yokolursak, kendi var. Kendi yok dediğimiz zaman, bu, ‘Allah yok’ demek değildir; O, yokluktadır. Allah’ın bir ismi ‘Batın’, bir ismi de ‘Zahir’dir. Peki ne vakit zahir olur? Vakitler bitince, yani sen vakit kaydından kurtulunca, O zahir olur.
“Kainatta bulunan bütün varlıkların arasındaki O tek varlık, nasıl bir candır? Ben benzeri bulunmayan O eşsiz varlığa tek bir can diyemem. O bütün canların canı olan bir cihandır. Bütün canlara O can vermiştir.
O’nun güzelliğine, benzeri olmayan bir güzel olduğuna, kemaline, olgunluğuna yemin ederim ki; 0 tek varlık, kendi gözünden bile gizlenir.
O’nun aşkı yeryüzüne şu kadar toprağa rahmet suyunu akıttı da bağlar, bahçeler meydana geldi. O, aşk bahçesinde salına salına yürüyen selvi boylu, eşsiz bir varlıkdır.
Bütün dünya güzelleri, O’nun bahçesinin çiçekleridir. 0 bahçenin meyvesini, tohumunu O yarattı, o güzellerin hepsi de altın gümüş kırıntılarıdır. Onların madenini de O tek eşsiz varlık yarattı.
Gönül sessizce O’nun huylarından, sıfatlarından dalgalanıp durmadadır. Çünkü O tek varlık açıklanmaktan üstündür. Şerh ve beyana sığmaz. Kelimelerle O anlatılamaz, anlatışa sığmaz.
Şu kadar söyleyeyim ki, O varken ne yer vardı, ne gök! Ne kainat vardı, ne zaman! O tek varlık, yerlerden de, göklerden de, zamandan da, mekandan da üstündür.
Hakk aşıklarının kıskançlığı yüzünden ağzıma kilit vurulmuştur. Bu yüzden ben ‘O eşsiz varlık fılandır!’ diye söyleyemem.
Her an göz ucu ile, onun yarattığı güzelleri, güzellikleri görürüm de ‘Allah’ım’ derim, ‘Yaratmakta, sen eşsizsin, senin benzerin yoktur. Sen tek bir varlıksın.’
Gözünde hastalık yoksa, aç gözünü de onun yarattıklarını seyret! Çünkü O tek varlık güneş gibi ortada parlamaktadır. Her zerrede, her şeyde kendi varlığını, sıfatını yaratma gücünü göstermededir.
Aklını başına al! Huzurunda candan secde et de, mana padişahı ol! Çünkü O tek, O eşsiz, varlık padişahlar padişahıdır. Padişahlığı da istediğine O verir.
Şu dünyada yüz binlerce imansız insan, senin yolunu kesseler de sana, ‘Allah yoktur!’ deseler, onların sözüne inanma, şüpheye bile düşme! İyi bil ki, o eşsiz O tek varlık vardır.
Tebriz şehrinin kendisi ile iftihar ettiği büyük varlığa ‘O’na bir bak!’dedim; dedi ki: ‘Şaşırıp kalma, O eşsiz varlık, O tek varlık, işte öyledir.’”
HÜDAVENDİGAR MEVLANA
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.