Hazreti Muhammed: Bütün aleme rahmet olarak geldim.
Hazreti Muhammed, selam olsun üzerine, kırk yaşlarında nübüvveti giydiği zaman, “Hem Musa ümmetine, hem Davud ümmetine, hem de İsa ümmetine kucak açmaya geldim. Bütün aleme rahmet olarak geldim” dedi, ayırım yapmadı. Hazreti Mevlana buraya dayanarak diyor ki: “Her neysen yine gel, ister kafir ol, istersen putperest ol, istersen yüzlerce sefer tövbeni bozmuş ol, yine gel. Burası umut kapısıdır, umutsuzluk kapısı değil, yine gel…”
İnsanlar, Hazreti Mevlana’nın o güzel bakışından, insani sözlerinden biraz nasip alsaydı, bütün insanlık alemine sevgi dolu seslenişine kulak verselerdi, bu kavgalar, bu savaşlar çıkmazdı.
Hazreti Mevlana ne güzel söylüyor: “Bu aleme yüzyirmidörtbin peygamber geldi, hiçbiri kuralcı değildi.” Onlar cemaatlerine, kural koymadan, cemaatlerinin dertlerini dinleyip, sözleri ile deva oldular, gönülleri tamir ettiler. Bu yüzden toplumda sevildiler. Biz ayırım yapmadan hepsini seviyoruz. Çünkü hizmetleri güzel. Onun için yolumuz gönül tamircisi olmak, sevgiden söz etmek ve sevgide yaşatmaktır.
Hazreti Mevlana’ya sorarlar: “Ya Mevlana, dinler hakkında ne buyurursun?” Mevlana şöyle cevap verir: “Dinlerde ibadet farkı var, bütün dinlerde amaç bir, hepsi benim inandığım Allah’a koşmaktadır.”
Mademki bizler Hazreti Mevlana’ya gönül verdik, daima Onun büyüklüğünü düşünmemiz, Onun güzelliklerini kendimizde çoğaltmamız, Onunla yola çıkmamız, Onun diliyle topluma konuşmamız, Onu gönlümüzde taşımamız lazım. O zaman Onun ruhu bizimle şad olur, biz de Onunla şad oluruz.
“Ey sevgili, başın hakkı için, bizi böyle perişan bir halde bırakma! Ey salına salına yürüyen selvi, bize o boyu, posu, o edayı göster!
Zulümlerle, haksızlıklarla, günahlarla gizlenmiş olan şu yeryüzünü, güzel ve parlak yüzünle neşelendir, sevindir, şu gök kubbeye başka bir güneş göster!
Canları yol bilir, yol gösterir bir hale getir. Madenleri altınlarla doldur. Bir zelzele ile, uyuyan denizi uyandır, onu aşka düşür, coştur, köpürt!
Sen öyle yüce bir varlıksın ki, güneş bile senin devletinin, ikbalinin gölgesine sığınır, devlet kuşunun gölgesi ne işe yarar?
Sen hem Allah’ın rahmetisin, hem yaralara merhemsin, hem dertlere dermansın; bir hekim olarak şu aşk hastasına bir ilaç ver!
Sen aşk bahçesinin bülbülüsün, hayırlı temiz kişilere ilahi aşk şarabı sunarsın, sen canların canı olduğun için başsızsın, ayaksızsın.
Ya Rabbi, sende neler var! Ne kudret var! Ne güç var! Sen lütfunla bir bahar gibisin, granit taşlarını, kayaları bile işe güce sokarsın…
Bazen bir nur parlatırsın, gözleri kamaştırırsın, bazen de, yüzlerce tufanın söndüremediği, yatıştıramadığı bir fitne koparırsın, insanları perişan edersin; hikmetinden sual olunmaz.”
HÜDAVENDİGAR MEVLANA
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.